29 EKİM’İN ÖNEMİ

29 EKİM’İN ÖNEMİ

Şahabettin KÜÇÜKYAZICI

Büyük bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti, güç kaybetmeye başladıktan sonra, Avrupa’da başlayan uluslaşma hareketlerine ve gelişten teknolojiye karşı kendisini koruyamamıştır.

Esasen Osmanlı İmparatorluğu için,  Haçlı düşüncesine sahip Batılı diye adlandırılan bu devletler diğer yandan da Doğu toplumlarını maddi ve manevi açıdan sömürmek suretiyle güçlerini artırmışlardır.

Osmanlı Devletinin sahip olduğu topraklar, yer altı ve yer üstü zenginlikleri bakımından Batılı Emperyalistlerin iştahını kabartıyordu.

Birinci Dünya Savaşından galip çıkan, başını İngilizlerin çektiği bu şımarık ittifak,  Osmanlı Devletine bundan böyle her istediğini kabul ettirebileceğini düşünerek planlar yapıyor, ellerinde Osmanlı Hanedanı tarafından imzalanan Sevr Antlaşması ve cetvel masa başında yüz yıllık planlar yapıyorlardı. Osmanlı Padişahı, Halife ve Damat Vezir düşmanın bir dediğini iki etmiyordu.

İşte bu ortamda beklemedikleri bir şey oldu.

Mustafa Kemal ve arkadaşları şımarık Emperyalistlerin hayallerine gem vuran bir hareket başlattılar. Türkler, Mustafa Kemal önderliğinde bu kibirli ve şımarık devletlere karşı tarihte eşine ender rastlanabilecek bir zafer kazandılar. Batılı Emperyalistler, Sevr’i yırtıp atan yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Lozan’da anlaşma imzalamak zorunda kaldılar.

Sanayi Devrimi ile iyice güçlenerek, Osmanlı devletini yarı sömürge haline getiren Batılılar ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel hiçbir alt yapısı bulunmayan, üstelik de toprak ağaları ve din bezirganları tarafından ağır baskı altında tutulan bir halktan oluşan bu yeni devletin uzun ömürlü olmayacağına kesin gözüyle bakıyorlardı.

Gerçekten de   Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin durumu aşağıdaki gibi idi:

Nüfusu 13 milyon,

-40 bin köy var, 37 bin’inde okul yok, postane yok, dükkan yok.

-30 bin köyde cami yok.

-Traktör sayısı 0(sıfır)

-Biçerdöver sayısı 0(sıfır)

-Pirinç ithal.

-5 bin köyde sığır vebası var.

-1 milyon kişi frengi.

-2 milyon kişi sıtma.

-Verem, tifo, tifüs salgını var.

-Bitle başa çıkılamıyor.

-Dünyaya gelen her iki bebekten biri ölüyor.

-Her 5 anneden 1’i doğumda ölüyor.

-Ortalama ömür 40 yaş.

-Memlekette sadece 337 doktor var.

-60 eczacı var, sadece 8’i Türk.

-Memlekette sadece 4 hemşire var.

-40 bin köy var, sadece 136 ebe var.

-Komple kül edilmiş köy sayısı binin üzerinde.

-Limanlar, madenler yabancılara ait.

-Demir yollarının bir metresi bile bize ait değil.

-Osmanlı’dan ayakta kala kala 4 fabrika kalmış.

-Sanayi denilen işletmelerin yüzde 96’sında motor yok.

-10’dan fazla işçi çalıştıran sadece 280 işyeri var, Bunların 250 tanesi yabancıların.

-Kişi başı milli gelir 45 dolar.

-Elektrik sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta var.

-Kara yolu yok. Otomobil sayısı sadece 1490.

-Mübadeleyle 400 bin insan da geliyor ki, ceplerinde para yok, iş yok, başlarını sokacak ev yok, sığınacakları akraba yok. Gelen her iki çocuktan biri yollarda at arabalarının sırtında ilk 2 ay içinde hayatını kaybediyor.

-Mağarada kalanlar var.

-Kadın insan değil, Cumhuriyet’ten önce, eşit eğitim hakkı yok, meslek hakkı yok, velayet hakkı yok, miras hakkı yok. Kadınlar  kendisine miras kalan mallar üzerinde tasarruf hakkına sahip değil.

-Memlekette tiyatro, müzik, spor, heykel yok.

-Padişahların hediye olarak verdiği arkeolojik eserler Avrupa’ya  kaçırılmış.

-Kimi alaturka saat kullanıyor, Güneşin battığı anı 12 kabul ediyor, kimisi zevali saati kullanıyor, kimisi güneşin tamamen battığı ezani saati esas alıyor. ‘Saat kaç birader?’ diyorsun, herkes başka bir şey diyor. Kimisi hicri, kimisi Rumi takvim kullanıyor. Herkes aynı zaman diliminde ama farklı aylarda yaşıyor.

-Ne ağırlığımız dünyaya ayak uydurabiliyor ne de uzunluğumuz.”

-600 sene Türkçe’nin ırzına geçilmiş. Arapça ve Farsça harmanlanmış, Osmanlıca ortaya çıkmış. Fransızca ve İtalyanca kelimeler dilimizi işgal etmişti.

-Erkeklerin sadece yüzde 7’si, kadınların sadece binde 4’ü okuma yazma biliyor.

-Okul yaşına gelen her 4 çocuktan 3’ü okula gitmiyor.

-Türkiye’nin tüm liselerinde sadece 230 kız öğrenci kayıtlı.

-Öğretmenlerin 3’te 1’inin öğretmenlik kaydı yok.

-Sadece 1 tane üniversite var. Medreselerde Türkçe yasak.”

-Osmanlı hayranları, “Harf devrimi yapıldı,1 gecede cahilleştik’  derler,  halbuki uzun yıllar matbaa yasaklanmış, İbrahim Müteferrika’dan itibaren basılan kitap sayısı 417.

-Bu topraklara kitap gelene kadar Avrupa’da 2.5 milyon farklı kitap basılmıştır.

Özetle, bugün sahip olduğumuz her şeyin gerçek sahibi Cumhuriyeti Kuranlardır.

Cumhuriyet’in temelleri  TBMM açıldığında fiilen atılmıştır.  Ancak, bir taraftan devam eden Kurtuluş Savaşı ve diğer koşullar nedeniyle  Cumhuriyet ilanı 1923  yılında gerçekleşebilmiştir.

Cumhuriyet, Anadolu insanı için kölelikten yurttaşlığa geçiştir.

Cumhuriyet, çağdaş eğitimdir.

Cumhuriyet, sevgi, dostluk, insanlık, barıştır.

Cumhuriyet, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.

Cumhuriyet, Atatürk demektir.

Atatürk döneminde, Millİ Eğitim çalışmalarımız başarıya ulaşmış, demir yolları, barajlar ve diğer alt yapı yatırımları  yanında,  aşaıda liste halinde gösterilen fabrikalar yoktan var edilmiştir.


1-Ankara Fişek Fabrikası (1924)
2-Gölcük Tersanesi (1924)
3- Şakir Zümre Fabrikası (1925)
4-Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925)
5-Alpullu Şeker Fabrikası (1926)
7-Uşak Şeker Fabrikası(1926)
8-Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1926)
9-Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)
10-Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927)
11-Kırıkkale Elektrik Santrali Ve Çelik Fabrikası (1928)
12- Ankara Çimento Fabrikası (1928)
13-Ankara Havagazı Fabrikası (1929)
14-İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası (1929)
15-Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
16-Nuri Killigil Tabanca, Havan Ve Mühimmat Fabrikası (1930)
17-Kırıkkale Elektrik Santrali Ve Çelik Fabrikası (1931- Genişletildi)
18-Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)

19-Turhal Şeker Fabrikaları (1934)

20-Konya Ereğli Bez Fabrikası(1934)
21-Bakırköy Bez Fabrikası (1934)
22-Bursa Süt Fabrikası (1934)
23-İzmit Paşabahçe Şişe Ve Cam Fabrikası (1934 Temel Atma)
24-Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934 Temel Atma)
25-Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)
26-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934)
27-Isparta Gülyağı Fabrikası (1934)
28-Ankara, Konya, Eskişehir Ve Sivas Buğday Siloları (1934)
29-Paşabahçe Şişe Ve Cam Fabrikası (1935 – Tamamlandı)
30-Kayseri Bez Fabrikası (1934 Temel Atma)
31-Nazilli Basma Fabrikası (1935- Temel Atma)
32-Bursa Merinos Fabrikası (1935 Temel Atma)
33-Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 Temel Atma)
34-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935)
35- Ankara Çubuk Barajı (1936)
36-Zonguldak Taş Kömür Fabrikası (1935)
37-Barut, Tüfek Ve Top Fabrikası (1936)
38-Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936- İlk Türk Uçağı Nud-36 Üretildi)
39-Malatya Sigara Fabrikası (1936)
40-Bitlis Sigara Fabrikası (1936)
41-Malatya Bez Fabrikası (1937 Temel Atma- Bu Fabrika Hariç Bütün Bez Ve Dokuma Fabrikaları Atatürk‘ün Sağlığında Açılmıştır.)
42-İzmit Kağıt Ve Karton Fabrikası (1934- Temel Atma)
43-Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937- Temel Atma)
44-Divriği Demir Ocakları (1938)
45-İzmir Klor Fabrikası (1938- Temel Atma)
46-Sivas Çimento Fabrikası (1938-Temel Atma)

Yazımızı bir Atatürk sözüyle bitirelim!

“Türk Milleti, Türk Malı Alın; Türk Parası Türk Ülkesinde Kalsın!”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir