Kuraklık ve Tarımsal Üretim 2021

KURAKLIK ve TARIMSAL ÜRETİM

Doğal afetler arasında en tehlikeli diyebileceğimiz kuraklık, üç ayrı şekilde ortaya çıkmaktadır. Gerek iklimsel koşullar, gerek insanların doğal sisteme verdiği zararlar kuraklık, erozyon ve heyelan gibi birçok doğa olayının gerçekleşmesine sebep olmaktadır. Üç kategoride incelenen kuraklık çeşitleri şunlardır:

Meteorolojik Kuraklık: Bunlardan ilki meteorolojik kuraklıktır. Meteorolojik kuraklık, geniş zaman diliminde yağışta şiddetli düşüşlerin görülmesidir. Nem oranında düşüşe neden olan yağış azlığı, bölgeden bölgeye yayılan meteorolojik kuraklığa sebep olmaktadır. Aylık, yıllık çizelgelerde yağışın düşüş göstermesi bu tarz kuraklığın oluşmasını sağlamaktadır.

Tarımsal Kuraklık: Tarımsal kuraklık, kuraklık çeşitlerinden meteoroloji ile en yakın ilgisi olan kuraklıktır. Toprak, bünyesinde bitkilerin ihtiyacı olan suyu bulundurmadığında nem kaybı, kuraklığa neden olmaktadır. Ürünlerde azalmalar, büyümede yavaşlamalar tarımsal kuraklığın doğal sonuçlarıdır. Yıl içinde yeterli yağış olmaması, toprağın gereken nemi biriktirememesine neden olmaktadır. İşte bu noktada tarımsal kuraklık devreye girmektedir.

Hidrolojik Kuraklık: Kuraklık çeşitlerinden sonuncusu hidrolojik kuraklıktır. Yer altı su kaynakları, yüzeyde oluşan su birikimleri ve yağış dengesi hidrolojik kuraklığı meydana getirir. Hidrolojik kuraklık temel olarak meteorolojik kuraklığın devamıdır. Süreklilik gösteren yağış yoksunluğu ve su kaybı kuraklığın son basamağı olan hidrolojik kuraklığı meydana getirir.

BU YIL TARIMI KURAKLIK VURDU

Tarlaları ektik, buğday çıkmadı. Toprak susuz kaldığı için hastalık başladı, böceklenme oldu. Devletten destek yok, işimiz Allah’a kaldı.”

Bu sözler Edirne Keşan’da buğday ve ayçiçek üretimi yapan Mehmet Ali Yetim’e ait. Tıpkı Türkiye genelindeki on binlerce tarım emekçisi gibi o da kuraklıktan nasibini almış durumda.

Türkiye’de son dönemlerin en kurak yılının yaşanması en çok da tarım sektörünü olumsuz yönde etkiliyor.Özellikle yağış mevsiminde yeterli yağışların olmaması çiftçilerin ürünlerini geç ekmesine, ekilen ürünlerin de filizlenmemesine neden oldu. Çiftçiler hem kuraklıktan hem de devletin destek olmamasından dert yanıyor.

Yağışların beklenenden az olması meteorolojik kuraklığa, baraj göllerinin boşalması hidrolojik kuraklığa, tarım ürünlerinin zarar görmesi ise tarımsal kuraklığa yol açıyor. Sonrasında ithalat artışı, fiyatların yükselmesi ise sosyo-ekonomik kuraklığa neden oluyor.

KARPUZDA DURUM

Adanalı karpuz üreticileri 70 kuruşa sattıkları karpuzun fiyatlarına tepki göstermek için ürünlerini yere atıp kırdı. Çiftçi Fuat Kumlu “Yaktınız bizi, mahvettiniz. Karpuz 50 kuruş olur mu? Cumhurbaşkanım, biraz gör, gör şu çiftçiyi. Bittik, bittik. Yazıklar olsun” diye tepkisini gösterdi.

TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Adana’nın Karataş İlçesi’ne bağlı Bahçe Köyü’nde hasat yapılan karpuz tarlasında üreticilerle buluştu. Karpuz üreticilerinin sorunlarını dinledi. Türkiye’nin en erken karpuz hasadının Adana’da yapıldığına dikkat çeken karpuz üreticileri, hasat ettikleri karpuzu “Yazıklar olsun” diyerek yere atıp kırdı.

Bahçe Köyü’nde 55 dönümde karpuz üreten Sergen Şahbaz ise maliyetlerin çok arttığını belirterek, “Ocak ayından haziran ayına kadar soğuğuyla sıcağıyla dolusuyla meyve tutmasıyla her şeyiyle uğraşıyoruz. Bunların maliyeti 5-6 bin lira arasında. Geçen sene üre gübresini 1 lira 75 kuruşa alırken şu an 3 lira 50 kuruşa alıyorum. Mazotu 5 liraya alırken şu an 7 llira 50 kuruşa alıyorum. Bu fidenin bir tanesini 2 liraya alırken şimdi 3 lira 25 kuruş. Naylonumuz 22 liraya kadar çıktı. Karpuzu bu duruma getirene kadar toprağa kanımızı döküyoruz” dedi.

80 dönüm alanda karpuz eken Mehmet Şahbaz da, geçen seneye göre maliyetlerin yüzde 50 arttığını, ürünlerini satamadıklarını, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üreticilerin yanında durmadığını, adeta düşman gibi davrandığını söyledi.

“MARKETLER 6 LİRADAN AŞAĞI KARPUZ SATMIYOR”

Hasat yapılan alanda karpuz alan tüccarlar, “Ulusal ve yerel marketler bizi baskı altına alıyor, 70 kuruştan fazla fiyata karpuz almıyor. Hangi markete giderseniz gidin 4-6 liradan aşağı karpuz satmıyorlar. Bu vicdansızlıktır” şeklinde konuştu.

MERCİMEK DE KURAKLIĞA YENİLDİ 

Mercimekte de kuraklık nedeniyle durumun vahim olduğunu anlatan Gürer, TMO’nun yeşil mercimeğin ton başına taban fiyatını 4 bin 250 lira kırmızı merceğin ise 5 bin lira olarak belirlediğini hatırlattı ve “Avrupa’da yeşil mercimek 7 bin lira. Yurtdışından gelecek kırmızı mercimek ise buradaki taban fiyattan yüksek olacak. Borsada kırmızı mercimek 6 bin liradan işlem görüyor. Mercimek çorbası da fakirin aşı olmaktan çıkıyor” diye konuştu.

CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, geçtiğimiz yıl kırmızı mercimek ürettiğimizden fazla ithal ettiğimizi hatırlatarak, “Anavatanı Anadolu olan mercimekte de kuraklık nedeniyle tehlike çanları çalıyor” dedi.

ÇİFTÇİ ÇOK MAĞDUR 

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, kuraklık nedeniyle tarım alanlarında önemli sorunlar yaşandığını belirterek, acil önlem alınmaması durumunda bu sorunların ülkemizin geleceği açısından ciddi bir tehdide dönüşebileceğini söyledi. 

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ülkemizde hububat ve bakliyat ve meyvede kuraklığın neden olduğu sorunlara dikkat çekerek, bu durumun hem gıdaya erişimde hem de içme suyunda hem de yem temininde ciddi sıkıntılara yol açabileceğini söyledi.

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin ekmeklik buğdayın ton başına taban fiyatını 2 bin 250 lira, makarnalık buğdayın taban fiyatını da 2 bin 450 lira olarak açıkladığını anımsatan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, taban fiyatın maliyetlerin bile altında olduğunu söyledi. Gürer, “TÜİK verilerine göre kuru tarım yapılan alanlarda dekar başına 270 kg ürün elde ediliyor. Bu yıl dekar başına 140 ila 170 kg dekar başına verim sağlanan bölgelerden öte kendi bölgem olan Niğde’de biçerdöverin giremeyeceği kadar kuraklık etkisiyle yok olan buğday alanları var. Çiftçi çok mağdur durumda; 3 bin 100 liraya buğday tohumu alıp kuraklık nedeniyle hasat yapamayacak çiftçiler var” şeklinde konuştu.

KURAKLIK MAĞDURİYETİ 

2020 yılının Aralık ayında metrekareye 44 mililitre yağmur düştüğünü, Türkiye ortalamasının ise  metrekareye 78 mililitre olduğunu anlatan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yağışın bu kadar az olmasının özellikle kuru tarım yapılan alanlarda tarımsal kuraklığın ciddi mağduriyet oluşturduğunu belirtti. Buğdayın  tonunu 3100 TL’ye alıp eken çiftçi, ürün yetişmediği için tarlaya biçerdöver sokamadan sürmek zorunda kalıyor. Ürün kaybı saman kaybını tetikliyor. Önümüzdeki süreçte saman temini zorlaşacak ve bunun neticesinde buğdaydan sonra ithal saman getirmek zorunda da kalınabilir” diye konuştu.

FAİZLER SİLİNMELİ 

Çiftçilerin kuraklık nedeniyle sorunlarının arttığını; tarla kirası,ilaç, gübre, mazot, tohum, sulama suyunda kullanılan elektrik bedeli gibi girdi maliyetlerine rağmen hasat yapamayacak olmasının önemli ölçüde çiftçileri olumsuz etkilediğini belirten Gürer, “Bu ortamda çiftçilere tohum ve hibe desteği sağlanmasından öte borçlarının ertelenmesi de yetmez, faizleri de silinmelidir” diye konuştu.

ÜRÜN KAYBI  FARKLI RAKAMLAR 

TMO Genel Müdürü’nün bir ay önce bir TV programında 1 kuraklık nedeniyle 1 milyon tona yakın ürün kaybının yaşanabileceği yönünde açıklama yaptığını belirten Gürer, uzmanların öngörüsüne göre ürün kaybının 3 milyon ton olabileceğini, alanlardaki bugünkü duruma göre ise kaybın 5 milyon tonu bulabileceği tahmin edildiğini vurguladı.

İTHALAT ÇÖZÜM DEĞİL 

Bu durumda ithalata yönelineceğine dikkat çeken Gürer, “Ancak Rusya ve Fransa’da buğdayın ton fiyatı  yerinde 2 bin 500 lirayı geçti. Ülkemizde arpaya 1750 lira taban fiyatı verilirken borsada 2500 lira olarak işlem görüyor. Bu konuda yetkililer ‘2-3 kamyonluk olay’ diye savunma yapıyor. Daha hasadın başında bu rakam oluyorsa hasat sonunda rakamın nasıl olacağının düşünün. Görülen o ki bu yıl daha çok ithalat yapmak zorunda kalacağız” dedi.

ELEKTRİK FATURALARI ŞİŞECEK 

Tarımsal Kuraklık  yanında meteorolojik kuraklık yaşandığını bu nedenle, göl, dere ve göletlerin su oranının düşeceğini, bağ ve bahçelere su verilemeyeceğini anlatan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer,  yeraltından elektrik ile çıkarılan kuyu suyun da  seviye düşmesi ile daha derinden su  çıkarılabileceğini, elektrikle su çıkarıldığında ise faturanın şişeceğini ve böylece çiftçinin tarlaya daha az su vermek zorunda kalacağını ifade etti.

CHP Milletvekili Gürer, su depolanan baraj, göl ve göletlerdeki su kaybının, içme suyunun sulama suyu olarak kullanılmasına yol açacağını bu durumunda içme suyu sıkıntısını beraberinde getireceğini vurguladı.

FIRAT’IN SUYU ORTA ANADOLU’YA GETİRİLMELİ 

CHP Milletvekili Gürer, halen yer yüzünde doğal olarak çıkan suların denizlere aktığını, Fırat Nehri’nin suyunun Karacasu kokunun Kızılırmak üzerinden Orta Anadolu’ya getirilmesi için de  DSİ 1998’de yaptığı projenin raftan indirilip uygulama girişimde bulunulmasının şart olduğunu belirtti.

ÜRETİCİ DE TÜKETİCİ DE MAĞDUR 

Kuraklıktan etkilenen 22 ildeki bölgelerin afet bölgesi ilan edilerek kayıpların karşılığının devlet tarafından ödenmesi gerektiğini vurgulayan Gürer, “Genel olarak baktığımızda çifti ürününü değerinde satamazken, girdi maliyetlerindeki yüksek artış ve aracı sistemi nedeniyle tüketici de pahalıya ürün almak zorunda kalıyor. Kuraklık nedeniyle fiyatlar daha da artacak. Yurtdışından ürün getirmek de pahalı olacak. Kuraklığa karşı mücadelede bölgesel olarak ürün kayıplarının oluşmaması için çiftçilerin desteklenmesi şart” diye konuştu.

TARIMDA PLANLI ÜRETİM KAÇINILMAZ

CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 1 kg domatesin yetişebilmesi için 184 litre su tüketildiğine dikkat çekerek, ürünlerin ürün deseni çıkartılarak  susuz bölgelerde çok su tüketen ürünler yetiştirilmesin. Suyu daha az tüketen ürün deseni belirlenip gelecek kurgulansın” diye konuştu.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir