EKONOMİ ANLAYIŞI !

 FAZLA HARCAYANLAR GÜÇLÜ MİLLETTİR

 1950’li yıllarda Bedii Faik Londra’da orta halli bir mağazaya girer. İstanbul’daki ahbabına hediye alacaktır. Reyonlar arasında uzunca dolaşır, bir kravat seçip tezgahtar bayana uzatır.

–Bakın tezgahtar bayan ne yapar?

Önce kravatı jelatin kağıdına güzelce sarıp bantlar. Sonra sevimli bir zarfa koyar ve zarfı bir kutuya yerleştirir. Bitmedi…..

Kutuyu rengarenk bir kağıtla kaplayıp üzerine tekrar jelatin geçirir. Ondan sonra ambalajı kırmızı beyaz kurdeleyle bağlayıp üstünü kelebek şeklinde düğümler ve “Buyurun Efendim”li tebessümlerle kibarca müşterisine uzatır.

Bedii bey şaşkındır. “Hanımefendi” der, “Alt tarafı bir kravat, niye böyle sarıp sarmaladınız? Onca jelatin, kağıt, karton kutu ve kurdeleye ne lüzum vardı?”

Cevaba dikkat…..

“Beyefendi…..jelatin, kağıt, zarf, karton kutu ve kurdele atölyelerinde binlerce işçimiz çalışıyor. Ben onların ekmeğiyle nasıl oynarım? Bunca zahmete girmesem ülkem nasıl zenginleşir? Ben vatanseverim efendim.”

Yaman bir ekonomi anlayışıdır ki, bu davranış okul kitaplarımıza geçmeli ya da zaman zaman TV’lerden seyredilmeli.

Çalışan falanca kişi diğer emekçileri düşünüyor.

Bak bak bak….

Ticareti, üretimi diri tutuyor.

Ve….Karınca kararınca gelir paylaşımı sağlıyor.

Millet olmak kolay değildir. ….Ama önce kolektif şuur gerekir. “Hep bana hep bana” hırsı törpülenmedikçe toplumlar huzuru yakalayamaz.

Bazı kafaların “Tüketim Ekonomisi” diye küçümsediği bu üretici ve paylaşımcı harekettir ki, Batı’yı varlıklı kılmakta, yarınlarını sağlam inşa etmektedir.

Liberal ekonomi işte bu.

Arkasında tüketim kadar, kolektif şuur, fedakarlık ve zarafet yatmaktadır

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir