Z KUŞAĞI ÜZERİNE

Z KUŞAĞI HAKKINDA

Dr. Bora KÜÇÜKYAZICI

Toplumları sınıflandırmak, ekonomistlerin, üreticilerin ve pazarlamacıların işine geliyor. Ekonomik harcama gücüne göre kadınları, erkekleri, gençleri, sporcuları, öğrencileri sınıflandırıp o grubun genel özelliklerini tanımladığımızda işlem tamamlanıyor.

Artık o tanımladığımız gruba dahil olan herkesin harcama potansiyelini yönetmek ve çeşitlendirmek mümkün hale geliyor. Z kuşağı söylemini son 10 yıldır sıklıkla duyuyoruz. Öncelikle Z kuşağı dediğimizde, kimin, neyin tanımlandığını iyi bilmeliyiz.

Z kuşağı kategorisinde yer aldığı şeklinde gruplandırılan kişiler, özgürce ekonomik harcama potansiyeline sahip olanlardan oluşmaktadır. Z kuşağı tanımı içinde, Karadeniz yaylasında çay toplayan 20 yaşındaki genç ya da işsiz olduğu için çeltik tarlasında çalışan 4 yıllık üniversite mezunu 24 yaşındaki kişi yer almamaktadır.

FİNANSAL SINIFLANDIRMA

Z kuşağının, ekonomik harcama gücüne göre yapılmış olan finansal bir sınıflamadır. Z kuşağı toplumsal bir sınıflama değil, finansal bir ayrıştırmadır. Bu grupta yer alanlar, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde, toplumun yüzde 40’ını oluşturmaktadır. Aynı Z kuşağı, ev ihtiyacı için yapılan market alışverişlerinin ise yüzde 60’ını yapıyorlar. Yani parayı harcayan ve kendi tercihlerine göre ürün seçen önemli bir grup.

Z kuşağın, 1995’ten sonra doğan, küresel ekonominin geleceğini şekillendirecek grup olarak özellikleri şunlardır:

•    1995 sonrası dünyaya geldiler.

•    Telefon yerine mesajlaşmayı tercih ediyorlar.

•    Sosyal medya uzmanı durumundalar.

•    24 saat çevrimiçi (online) kalmayı seviyorlar.

•    Kendi stilleri ile kendilerini ifade ediyorlar.

•    Alışveriş sırasında ve sonrasında sosyal medya belirleyicidir.

•    Diğer Z kuşağı üyelerinin yorumlarını önemsiyorlar.

•    Ürün derecelendirmesi ve puanlamasına hâkimler.

•    Zamana karşı bir yarış halindeler.

•    Üretmekten çok, tüketmeyi tercih ediyorlar.

YENİ KUŞAĞIN YENİ ‘OLAĞANI’

Z kuşağı, iş yaşamında yaptığı işi çok sevmesine gerek yok. Çalıştığı şirkete bağlılık, önceliklerinden birisi değil. Hayaldeki iş olmasa da sorun yok, belirli gelir ve gerekli ek faydaların olması yeterlidir. Ekonomik gelir ve ek kaynaklar, iş seçiminde öncelikli parametredir.

Z kuşağı, iyi ve parlak fikirler ile paradan para kazanacağını biliyor. Evlerinin araba garajında kurdukları ekipler ile milyon dolarlık servete ulaşan yazılımcı ve bilişimcilerin efsaneleri ile büyüyor Z kuşağı. Hayallerini kovalamaktan korkmuyorlar. Öyle ya, eskiden bilgiye ulaşmak için aylar gerekliydi, bugün saniyeler içinde tüm bilgilere ulaşıyoruz.

Doğduğu an, dijital dünyaya uyandı bu kuşak. İstatistiklere göre ilk 2 yaşına kadar bir çocuğun sosyal medyada yaklaşık 200 fotoğraf ve videosu paylaşılıyor. Z kuşağı insanlar, günün 24 saati çevrimiçi (online) olmak istiyorlar ve dünyanın herhangi bir yerinden arkadaş sahibi olmak, onlarla tanışmak, görüntülü sohbet ve hatta bir araya gelip buluşmak, bu kuşak için artık çok olağan bir durum.  

Basılı medya, radyo ve televizyon, bu kuşak insanlara ulaşma konusunda artık eski moda kaldılar. Göz teması azaldı, elde tutulan bir ekran için aşağıya doğru bakan postür gelişti. Bu tutum, kimi zaman büyükleri tarafından ilgisizlik, saygısızlık olarak tanımlansa da gerçek öyle değil.

Beyindeki nükleus akumbens denen 4 çekirdekçik, her bir yeni bilgi ve veri karşılığında, keyif veren serotonin ve dopamin isimli nörotransmitter salgılatıyor. Böylece karşı konulması zor bir şekilde, yeni bilgi merakı ile durmadan dijital aplikasyonlar arasında geçiş peşinde bu kuşağa dahil olanlar.

Sürekli rekabet ile büyütüldü Z kuşağı gençleri. Bu nedenle her zaman en iyisi olmak zorunda hissediyorlar. En iyi okula (!) girmeleri gerekiyor. Her spor maçını kazanmaları gerektiği gibi, her tartışmadan da galip çıkmak istiyorlar.

Sabır ve sebat kelimeleri, bu grup insanının lügatlarında yazmıyor. Her şeyin, onlar için hemen, şimdi olması gerekiyor, zira bunu çoktan hak ettiklerini düşünüyorlar.

ORTAK HAYAL ŞART

Dünyanın bu yeni gerçekleri içinde, toplumun tamamını kucaklayan eğitim-sağlık-kültür-teknoloji politikaları geliştirilmesi zorunludur. Zira ülkemiz toplumunda 1995 doğumlu olanlar arasında Z kuşağı tanımına uyanların oranı yüzde 5 civarındadır.
Teknolojiyi içinde bulunduğu çağ ile orantılı şekilde yaşamına uygulayanlar ile asgari ücret peşinde günde 12 saat, haftada 6 gün emek, ağır işgücü ortaya koyanların ortak dünyası, ortak hayalleri olmalıdır. Toplumları bir arada tutan en önemli kavram “ortak hayaller”dir.
Ben doktor Bora Küçükyazıcı, Gölköy Köy Enstitüsü muallimi Müştak Küçükyazıcı’nın torunu olarak, dijital dünyada çocuk yetiştirmenin özel bir durum olduğunu hatırlatmak istiyorum. Kendini bilen, yaşadığı toplum ve dünya ile barışık, paylaşımcı ve üretken çocuklar yetiştirmeliyiz.
Bu konuda hepimize büyük görev düşmektedir. Bilinçli duyarlılık ile durum analizini sağlıklı şekilde yapmak bunun ilk adımıdır.

DR. BORA KÜÇÜKYAZICI
TIP DOKTORU/AİLE DANIŞMANI & EĞİTİM UZMANI

CUMHURİYET GAZETESİ’NDE YAYINLANMIŞTIR.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir