DOĞU AKDENİZ’DE DURUM

DOĞU AKDENİZ’DE DURUM

Ufuk ERDÜVENCİ

Güney Kıbrıs kanalı PIK’i izliyorum saatlerdir, kuzeydeki Hristiyan ve Rum yerlerini gösteriyor, savaşta Rumların terkettiği evleri gösteriyor. Korfu, Magosa, Lefke, Girne, Maraş ve benim de bilemediğim onlarca yerleşim yerini tanıtıyorlar. Bu görüntüleri yayımlayıp “buralar bizimdir” yayını yapıyor, saatlerdir. Sanki Güneyde Türk Köyleri, Türk arazileri kalmamış gibi, Kuzey Kıbrıs’ın Rum olduğu yalanının yayınını yapıyorlar. Tüm Kuzey Kıbrıs’ı gezmişler. Yunan kanallarında da Ege Denizi ile ilgili canlı yayınlar var. Oruç Reis gemimizin adını bilmeyen Yunanlı kalmamıştır. 9 Eylül’de kaçışlarına dair resimleri yayımlıyorlar, tekrar dirilecek İstanbul’daki papaz hikayelerini anlatıyorlar.Bizim kanallara bakıyorum, haber kanalları bile 3. sayfa haberleri veriyor. Kadının birinin arabasının üzerinde adamın biri zıplamış, tüm kanallar neredeyse bunu haber yaptı.  TRT dahil Ege Denizi ile ilgili yayınlarına devam eden kanalımız yok… Her kanal kendi ideolojisinin yayınını yapıyor. Yok İnce haberleri yok Kalın haberleri… Biri televizyon kanallarına ve millete birşey desin; Ermenistan Sevr’in  yıldönümümü resmi olarak kutluyor, Fransa savaş gemilerini Doğu Akdeniz’e gönderiyor. Bizse saatlerce koronayı tartışıyoruz, aile kavgalarını haber yapıyoruz… Gerçek Doğu Akdeniz’de karşımızda… Lümpen, cahil ve Atlantikçi kafaların Rus ve Şii düşmanlıklarına son vermesi gerek. Cepheler 100 yıl önceki cepheler. Milletimiz kafalarını kuma gönen medyamıza uymamalı… Sulardan çok daha fazlasını isteyenler var karşımızda… Hatay’ı Antep’i kendine hak gören Fransız, Konstantinapolis ve Smirna hayaliyle yanıp tutuşan Küçük Asyacı Yunan, Eleşkirt’i takımına Ağrı Dağı’nı sembollerine Van Gölü’nü hayallerine yazmış Ermeni, PKK ile petrol anlaşmaları yapan Amerikalı… İşin ciddiyetinin umarız farkındayız… Rusya, İran, Çin, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan, Libya, Türki Cumhuriyetler, Suriye, Atlas ülkeleri, hatta Mısır… Dostlarımızı belirlemek için az zamanımız var; savaş için değil barış için… Ama önce kendimizi kazanalım… SAVAŞ TAMTAMLARI ÇALINIYOR KAPIMIZDA…ÇOK VAHİM DURUMDAYIZ. SORUN BÜYÜK. ÇÖZÜLEMEZSE EYVAH. AYASOFYA’DAN SONRA RUSYA BİZE  YARDIMCI OLUR MU? ÇOK KÖTÜAydın olma iddiasını taşıyan bireylerin, siyasetle uğraşmaması en hafif deyişle ayıptır, utanç sebebidir!Hiç bir kurum ve kuruluşa üye olmamaklığıyla övünen kimi zavallılar, bunu bir marifetmiş bir meziyetmiş gibi dillendirirler kimi zaman. Ekmeğinin peşinde olduğunu söylemeyi de ihmal etmezler, sanki siyaset işsiz güçsüz mesleksiz takımına mahsusmuş gibi hava estirirler.Hele yurdu yurttaşıyla, tümüyle tehdit tehlike ve engellerle yıllar boyu çevrelenip, hareket alanı son derece sınırlandırılmış bir  dönemde yaşıyorlarsa o aydınlar, barışta da yurt savunması alanlarında ulusal mücadele saflarının her hangi bir kanadında özgüvenle yer ve görev almak durumundadır, davet beklemeksizin ve derhal! 
Siyaset, öğrenmek ve öğretmek, terbiye edilmek ve etmek esasına dayanır. Toplumsal fayda yaratmayı amaçlamalıdır, halk için siyaset mümkün olmalıdır, yapılmalıdır.  

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir