Döviz Kuru ve KKTC 2021

DÖVİZ KURU VE KKTC

Kıbrıs Adasının Kuzeyinde, 1983 yılında Türk Lirası kullanılmaya başlandığını söyleyen (KTAMS) Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası Başkanı Güven Bengihan, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada”Kıbrıs’ta TL kullanıldığı günden bu yana halk, her döviz artışında fakirleşti”ğini  iler sürüyor.

Diğer kaynaklarda da, “KKTC Elden gidiyor, devletin altı oyuluyor haberiniz var mı?Şeklinde başlıklara rastlamak mümkün.

Türk Lirası’nın değer kaybı, her şeyin sterlin üzerinden hesaplandığı üretim olmayan  KKTC’de, görülmemiş bir kriz yarattığı, hayat, yüzde yüz pahalılaştığı, ev kiraları, ev ve araç  fiyatlarının, aylık harcamaların yüzde yüz arttığı ifade edilmektedir.

Diğer yandan, Rum tarafında asgari ücretin 970 euro olduğunu  halen Güneyde  işe alımı yapılan vatandaşların tüm sendikal haklara da sahip olacağını söyleyen bazı sendika yetkilileri, “Vatandaşlarımızı Rum tarafına göçe zorlandığını, milli duyguların, geçim derdinin önüne geçtiğini söylemektedir.

“İnsanlarımız çalışmak için Rum tarafına gidiyor”

Ekonomistlerin yılbaşından sonra dövizde daha da artış yaşanacağı yönünde tahminlerde bulunduğunu anımsatan bir başka yetkili, “KKTC’de bugün asgari ücret, brüt 4 bin 970 TL, net 4 bin 300 TL. Bir somun ekmek bugün 5 TL, tüp gaz 180 TL, bir lahmacun bile bugün 20 TL’den satılıyor. Bu asgari ücretle geçinmek gerçekten her babayiğidin harcı değil” demektedir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) dövizdeki artışının yansımaları daha derinden hissediliyor. Zira KKTC’de, eğitim, sağlık, ulaşım, barınma; alım-satım işlemlerinin büyük çoğunluğu döviz üzerinden yapılıyor.

“Türk Lirası’nın hiçbir değeri kalmadı” diyen bir vatandaş, “Türkiye’de  uygulanan politikaların, dövizin durulmasına yetmediğini, Merkez Bankası dövize her müdahale ettiğinde yaşanan döviz artışının olumsuz etkilerinin  Kıbrıslı Türkler tarafından daha fazla hissedildiğini, çünkü  hayatlarıın büyük çoğunluğunun dövize endeksli  olduğunu söylemektedir.

“Kıbrıslı Türkler, Türkiye’deki etkinin iki kat fazlasını yaşıyor”

Kamu Memurları Sendikası Başkanı, “Bu ülkenin girdi maliyetleri daha yüksek. Bu ülkede çoğu giderler döviz üzerinden karşılanırken, bir tek maaşlar TL olarak ödeniyor. Maaşın dışında marketlerde alışverişler TL üzerinden yapılıyor. Fakat bu ülkenin yüzde 90 ithalatta dayalı. Bu sebeple, dövizdeki dalgalanmalar buranın bir o kadar daha pahalılaşmasına ve dar ve sabit gelirli Kıbrıslı Türklerin fakirleşmesine neden oluyor” şeklinde konuşmuştur.

“Marketlerde Güneyden gelen Rumlar alışveriş yapıyor, Kıbrıslı Türkler izliyor”

1983’ten bu yana, her kur artışında ekonomik sorunlar yaşansa da şu anda söz konusu olan krizin “bir ilk” olduğunu söyleyen Bengihan, “Bu koşullar şimdiye dek ilk kez bu şekilde yaşanıyor” diye anlatıyor:

Bu ülkede daha önce hiçbir zaman tüp gaz eksikliği, akaryakıt eksikliği yaşanmadı. Marketlerdeki ürünlerde ‘En çok iki adet alabilirsiniz’ ibareleri de daha önce hiç görülmedi. Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanlar, Güney Kıbrıs’tan gelenlerin alışverişlerine bakarak hiç üzülmedi bugüne dek… Şu anda bu ülkede marketlerde Güney’den gelen Rumlar alışveriş yapıyor. Çünkü bizim kullandığımız TL her geçen gün değer kaybederken, onlar Euro kazanıyorlar.

Annan Planı döneminde Kıbrıslı Rumların tek taraflı olarak Avrupa Birliği’ne (AB) alındığını, Kıbrıslı Türklerin ise yapılan referandumda “evet” demesine rağmen AB’ye alınmadığını anımsatan Bengihan, “Dolayısıyla Kıbrıs’ın kuzeyinde AB koşulları uygulanmıyor. Bu ülke maalesef Türkiye’ye bağımlı bırakılmıştır ve Kıbrıslı Türkler izolasyonlar altındadır” şeklinde sözlerini bitirmiştir.

NOT: Bize göre; KKTC, AB  PARLAMENTOSU TARAFINDAN, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Birliğe dahil eden kararı ile aslında, KKTC’nin AB üyesi olmasını zımnen kabul etmiş bulunmaktadır. KKTC’nin para birimi olarak EURO kollanmasında bir sakınca görülmemektedir.

ANNAN PLANI NEDİR?

Batı emperyalizmi, Kıbrıs’ta, Türkleri değil Rumları desteklemiş ve desteklemektedir.

Çünkü uzun vadeli köklü planlarında Kıbrıs’ın Türklerden arındırılması var.

Kıbrıs adasının Türkiye’ye karşı bir uçak gemisi gibi kullanılması hayallerinden vazgeçmemişlerdir.

Çevresindeki doğal kaynakların yağmalanması, ticaret rotalarının kendi işlerine geldiği gibi düzenlenmesi çabalarına hiç ara vermemişlerdir.

Annan Planı da, bu amaca yönelik tuzaklarla dolu bir girişimdir.

Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası’nın bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler  tarafından sunulan, bir Amerikan planıydı.

Türklerin,  yeni federal yapıda eritilip asimile edileceği hesaplanıyordu.

Bu tuzağı gören Kıbrıs Kahramanı Rauf Denktaş’ı neredeyse vatan haini ilan ettiler.

Bir Mehmet Ali Talat bilerek veya bilmeyerek bu oyunda rol aldı.

Bizim askeri yetkililer dahi  canla başla Annan Planı’nı savundu.

Evet propogandaları için AB büyük fonlar ayırdı.

2004’te yapılan referandumda Türkler  yüzde 64 ile bu  plana evet dedi.

Allahtan Rum Politikacılar, nihayetinde savaş çıkacağını sezdikleri  için, Rum oyları yüzde 74 ile hayır şeklinde gerçekleşti.

Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesi, ABD ve AB’nin bu planı yeniden masaya getirmesine neden oldu. Bu kez yeni toprak talebi de vardı.

Çeşitli nedenlerle İsviçre’deki görüşmeler tıkandı, iptal oldu.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Noland hemen atladı Kıbrıs’a gitti ve görüşmelerin yeniden başlayacağı açıklandı.

Rumlar bu kez iyice abartmış, Türklerin bir kısmı ile Türk Barış Gücü Ada’dan  gitsin, Karpaz’ı bize verin taleplerini ileri sürdüler.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir