TÜRKİYE’DE KADIN VE ERKEK

AİLE İÇİNDE KADIN VE ERKEK

Dr. Bora KÜÇÜKYAZICI

Yaşam koşulları binlerce yıl değil, son 50 senede bile çok değişti. Artık apartman yaşamının ve daha geniş aile yapılarının olduğu sokaklarda oynayarak büyümüyor çocuklarımız. Kentsel dönüşüm ile yıkılan binaların yerlerine site ve gökdelenler yeni yerleşim alanlarımız oldu. Belki daha renkli ve ışıklı site duvarlarımız var, lakin çocuklarımız artık birlikte oynamıyor mahalle arkadaşları ile. Bu yazıyı okuyan 40 yaş ve üzeri tüm değerli dostlarım, lütfen üzerinde düşünmenizi istiyorum: bizim zamanımızda sokaklarda oynaığımız kaç oyunu biliyor çocuklarımız? Misket oyunlarında baş-başaltı, mors, çukur, kuyu, üçgen vardı. En son ne zaman sokakta toprak üzerinde misket oynayan çocuklar gördünüz?? Eğer bu sorunun cevabını bulmak için şöyle bir düşündüyseniz, içiniz birazcık daralmış olabilir üzüntüden. Demek ki bir şeyler gerçekten değişmiş bizim çocukluk yıllarımıza göre.

Sokak oyunları deyip geçmeyiniz, zira kazanmayı-kaybetmeyi, takım olmayı, sosyalleşmeyi öğrendiğimiz yerlerdi onlar. Kavga etmeyi öğrendiğimiz, küsmeyi ve barışmayı öğrendiğimiz arkadaşlıklar kuruyorduk. Bir olmayı, ben yerine biz olmayı öğretirdi sokaktaki oyun kültürü bizlere. Ve acıktığımızda ya da susadığımızda, evi en yakındaki arkadaşımızın kapısına dayanırdık tüm mahallenin çocukları. Aynı bardak ile elden ele geçerek su içerdik kana kana. Hele bir de kapısına dayandığımız teyzemiz birer salçalı ekmek verirse hepimize, değme gitsin keyfimize, hemen doğru maça devam…

Bugün o sokak yok, sokakta oynayan çocuklar yok ve evde kapı çaldığında açan teyze de yok. Geniş aile yapısı ile belki aynı apartmanda ya da belki de aynı evde birlikte yaşayan, büyüyen aile yapısı yerine tam bir çekirdek aileye dönüştü yaşam modellerimiz.

Artık sitelerde çekirdek aile olarak kendi içimize dönmüş şekilde kapalı yaşıyoruz, anne-baba ve çocuk! Anne ve baba işe giderken, çocuk ya bakıcıyla kalıyor ya da yuvaya-okula gönderiliyor. Artık hem anne hem de baba, Hadza kabilesinden bir metafor ile benzerlik kuracak olursak, avlanmaya ve meyve-bitki kökler toplamaya birlikte gidiyorlar. Çocuklara göz kulak olacak yaşlıların yerini, bakıcılar, yuva ve kreşler almış durumda. Tamam öyle olsun, ne var ki bunda diyecek olursak, karşımıza şu soru çıkıyor:

Aile üzerine yapılan bir araştırmaya göre, aile içinde babanın yemek, ev işleri, çamaşır, ev temizliği, çocuk bakımı  gibi konularda katkısı yüzde 3 ler dolayında kalmaktadır.  ancak, alış-verişte yüzde 50 ye ulatığı gözlenmekte, çocuğun okula bırakılması, gezdirilmesi gibi konularda da yüzde 10 da kalmaktadır.

  • Günümüz Türkiye’sinde babaların sadece yaklaşık %3 oranında yemek yapıyor, evin temizliği ile ilgileniyor, çamaşır-ev toplamak ya da bulaşık yıkama konusunda devreye giriyorlar. Ev için gerekli alışverişin bile yarısından fazlasını kadınlar yapıyor. Çocukla ilgilenme oranı ise babalarımızda %40 civarında.     
  • O zaman bir sonraki aklıma takılan soru şu oluyor:
    • Tamam, babaların %40 sadece çocukları ile ilgilendiklerini söylüyorlar, kabul, peki “çocukla ilgilenmek” olarak adlandırılan durum nedir?
    • babasının kitap okumadığı çocuk, emin olunuz ki yan odada tablet veya telefondan kendi yaşam bakışını kendisi şekillendiriyor.
    • Devir değişti, farkına varmalıyız. Geniş aile yapısını da el birliği ile yok ettik. Büyüdüğümüz sokaklar ve mahallelerdeki bakkal amcalar ile birlikte, sokak oyun kültürü de kayboldu, bitti. İçinde bulunduğumuz Dijital Çağın gerektirdikleri hakkında Farkında Olmalıyız!
    • Hani hayat müşterekti?Hani ailede herkesin görev ve sorumlulukları paylaşılmıştı? 21. Yüzyıl dünyasında kadın ve erkek iş yaşamında birlikte üretirken, eve dönüldüğünde görev ve sorumluluklar sadece kadına bırakılmış durumda. Bu durum birçok aile için çözülmesinin zor olduğu iletişim kazalarını beraberinde getirebilir.
    • Bir sonraki makale sohbetimde bu konunun devamı olan bir yazı kaleme alacağım. Geçenlerde sosyal medyada gezinirken gördüğüm bir fotoğraf vardı, evde salonu elektrikli süpürge ile bir erkek temizlik yapıyordu.  Görselin altındaki birçok yorumda eşine yardımcı olan bu koca için övgüler diziliyordu. Oysa durum benim bakış açımdan çok ama çok farklıydı.
    • Haberleşmek üzere,
    • Sağlık ve sevgiyle,      
    •  OZGEÇMİŞ:Brain Center İstanbulKişisel Gelişim Merkezi
      https://www.braincenter.com.trDr. Bora KÜÇÜKYAZICI – Özgeçmiş
      1973 yılında İstanbul doğumludur. 1990 Cağaloğlu Anadolu Lisesi`nden mezun olduktan sonra, lisans ve yüksek lisans eğitimini Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamlamıştır.
      T.C. Sağlık Bakanlığı devlet hastanelerinde Acil Servis Sorumlu Hekimi olarak 1997-2003 yılları arasında çalışmıştır. 2003-2011 yıllarında Bilim, Actavis, 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir